Nebî'nin Dünyaya Şerefi: Mevlid Kandili

17.11.2018 / Din

Merhum Süleyman Çelebi’nin meşhur şiiri VELÂDET-İ NEBÎ, kandillerde hep söylenir hep dinlenir. Şiirde neler denildiği, sanmayınız ki yeni nesillerce bilinir.

Nebî'nin Dünyaya Şerefi: Mevlid Kandili

Diledim ki bu muhteşem şiir, ilgilenenlerce bilinsin. Ehlince iletilinceye değin, “bendeniz”in sesine kulak verilsin:

nebinin dünyaya şerefi, mevlid kandili

Nebî’nin Dünyaya Teşrîfi

Âmine hanım, Muhammed’in annesi;

O sedef kadından doğdu bu inci tanesi.

Zira Abdullah’tan oldu idi hamile;

Vakit geldi çattı hafta ve günler ile.

Yaklaştı Muhammed’in gelmesi;

Belirdi belirtilerin hemen hepsi.

Rebiyülevvel ayının aydın bir gecesi,

On ikinci gününün pazartesi gecesi,

O gece doğdu o beşerin efendisi;

Neler gördü neler o esnada annesi.

Gördüm diyor O sevgilinin annesi;

Bir garip ışıltı ki sanki güneş şûlesi.

Çıktı evimden birden çakan bir şimşek;

Evren nur ile doldu o gece göklere dek.

Açıldı gökler ve kayboldu karaltılar;

Üç melek gördüm ellerinde bayraklar.

Biri Doğu’ya biri de Batı’ya o üç flamanın;

Diğeri de dikildi üzerine Kâbe’nin damının.

Olanlardan anladım ki yaratılmışların reisinin,

Zamanı geldi gayri dünyaya şeref vermesinin.

Melekler gökyüzünden dizi dizi indiler;

Sanki Kâbe’ymiş gibi evimi tavaf ettiler.

Yarıldı duvar da çıktılar aniden;

Üç hûrî bana göründüler birden.

Yanıma yaklaşarak yere çömeldiler;

Mustafa’yı birbirlerine müjdelediler.

Dediler: Vermedi hiç kimseye şu evlâdın gibi saygın birisini;

Nasiplendirmedi o Celil, oğlun dışında bir başkasının annesini.

Ey gönül çelen! Ulu bir devlet buldun;

Yaratılanların en nadirini sen doğurdun.

Bu gelen, ilâhi ilimlerin sultanıdır;

Tevhid ve irfanın, biricik nişanıdır.

Bu gelenin aşkına döner felekler;

İnsanlar ve cinler yüzünü özlerler.

Bu gece cennet kılar Mevlâ dünyayı;

Bu gece rahmet kaplar bütün eşyayı.

Bu gece erenlerin hepsi sevinir;

Bu geceye gönül erleri can verir.

 

Susadım hararetten gayet kati;

Sundular bir kâse dolusu şerbeti.

İçince onu nûra döndü bedenim;

Kendimi nurdan ayırt edemedim.

Geldi bir ak kuş, süzülerek kanadı;

Olanca kuvvetiyle sırtımı sıvazladı.

 

Âmine bildirdi: Vakit tamama erdi;

Yaratılmışların en iyisi vücuda geldi.

Dinin sultanı, artık doğmuştu;

Gökler ve yerler nûra kavuştu.